3 Aralık 2012 Pazartesi

AMERİKA YAZI DİZİSİ-UTAH

İsmindende anlaşılacağı gibi UTAH (Ute=Dağların Halkı) dağlarla çevrili ve iklim açısından bizim ege-iç anadolu karışımı bir eyalettir. Burada ki ziyaretimiz, eyaletin başkenti Salt Lake City'e oldu.

Havaalanı bizim Esenboğa'dan (eski hali) hallice büyük. Çok kalabalık bir hava trafiği olmadığı için indiğiniz zaman bavulunuzu rahatlıkla bulabilirsiniz ve telaş içinde koşuşturmak zorunda kalmazsınız. Neyse gelelim bizim hikayemize.


Bavulu bulduk, ilk iş AVIS'ten araba kiralamak. Ardından şehir turuna çıkış..

Her şeyden önce, mantığımız (iyi anlamda), hareketlerimiz, sıcak kanlılığımız ve MİDEMİZ ile birer Türk genciyiz =) Yola çıkarsın, yemek yersin, son sigaranı SON ANONS'da içersin herkes yerleşmişken uçağa en son binersin ve tabi ki iniş zamanı bavulunu alırsın ve kendini rahat düşünmek için (!) açık havaya atarsın =) Açık havadasındır, bir elinde makineden alınmış taze ve şekerli sıcak çikolata bir elinde ''beyin açıcı'' (!). Alternatifler belli, ama bir kere memnun kaldın mı başkasına gerek yok dersin ve girersin Avis Oto-Kiralama şirketine. Arabayı aldın, şehir turu için navigasyon cihazıda var. O zaman kim tutar seni. Havaalanından çıkıyorsun ve ilk manzara ile şoktasın; ''simcity'demiyim ben biladerr'' diyerekten şehrin ne kadar düzenli olduğunu görünce ağzın açık kalıyor. Alışveriş merkezleri, Yönetim binaları , The University of Utah Stadı ve Energy Solutions Arena dışında her yer 2-3 katlı. Eee madem bu kadar açık seçik ortada bir şehir var, kapat navigasyon cihazını ve sür gönlünce =)

İlk durak; The University of Utah Amerikan Futbolu Stadyumu. Muhtemelen Türkiye'de bunun ayarında 2 ya da 3 stat vardır. Kaldı ki burası üniversite stadyumu ve bunun çok daha büyüklerini başka şehirlerde görmekte mümkün. Açıkçası spora (aslında eğitime) yapılan bu yatırımı görünce iç çekmekten başka bir şey gelmiyor elinizden. Saha, maçlar ve hafta sonu dışında ziyaretçilere kapalı böyle olunca biz de fotoğrafımızı dışarıda çektik mecburen =( Hemen yanında meşhur spor mağazası ''Dick's Sporting Goods''. İşte Amerika'da amatör ruhun en belirgin özelliği burada resmediliyor. Dick's Sporting Goods mağazasını Amerika'da bir çok eyalette ve şehirde bulmanız mümkün. Her mağazanın birbirinden ayrı özelliği ise; bulunduğu şehre veya eyalete ait olan takımların ürünlerini ağırlıklı olarak satmasıdır. İçeriye giriyorsunuz her yer kırmızı-beyaz. NFL takımlarının formlarından çok kısıtlı sayıda varken, raflar Utah Üniversitesi ve Utah Jazz formaları ve ürünleriyle dolu. Bizim rengimiz mavi olduğu için buradan ufak tefek eşyalar alıp çıkıyoruz =)

Utah Jazz taraftarı olmasam da, bu (Karl Malone, John Stockton ve Jeff Hornacek) isimleri her zaman hatırlayacağım basketbol ustalarının evi; Energy Solutions Arena. Salonun girişinde efsanevi oyuncuların birebir ölçülerde heykelleri sizleri fotoğraf çekmeniz için bekliyor. Hediyelik eşya, forma ve aklınıza gelebilecek her türlü Utah Jazz ürününü buradan temin edebilirsiniz. Şehrin tam ortasında ulaşım sıkıntısı olmadan maçları izleyebileceğiniz muhteşem bir lokasyona dikmişler salonu. Merdivenlerinde, tribünlerde, heykellerle ve karşı kaldırımdan bile çekeceğiniz her türlü fotoğraf size güzel bir anı olacaktır.

City Creek Center alışveriş yapmak için şehrin en gözde yerlerinden bir tanesidir. Kafeler, restoranlar ve bir çok ünlü mağazayı iç içe bulabilirsiniz. Özellikle parfümeri ve lüks markaların çoğunlukta olması sizleri outlet center'lara itebilir ama yinede uğrarsanız pişman olmazsınız.

Salt Lake City'nin başka bir özelliği ise muhafazakar bir şehir olmasıdır. Liqueur Shop'lar dışında marketlerde alkol satışı için belli bir sınırlama var. Tam olarak açmak gerekirse alkol oranı %4 ten fazla olan içkileri her yerde bulamazsınız. Ayrıca suç oranı oldukça düşük ve Mormon Tarikatı üyesi insanların en kalabalık olduğu şehir burasıdır. Kendilerine has özellikleri ile yaşamakta olan bu insanların inanışına göre alkol almak yasaktır.




Bu şehir;
-Çalışmak için ideal (Çok para harcamazsınız ve ikinci işi bulmakta sıkıntı çekmezsiniz)
-Gezmek için güzel (Kısa zamanda görebileceğiniz bir çok yer var ve hepsi birbirine çok yakın)
-Yaşamak için idare eder (Sıradan bir hayatınız olabilir ama düzenli olmayı seviyorsanız burası bir numara)


Bir sonra ki yazı için bu kadar beklemek zorunda kalmayacaksınız söz veriyorum =)

**Kısa ve öz bir anlatım oldu. Salt Lake City bundan ibaret mi ? EVET =) Ama Utah eyaletinde gezilecek ve anlatılacak bir çok doğa harikası yer var. O yüzden yolunuz bu taraflara düşerse sadece Salt Lake City ile yetinmeyin.


Video Utah eyaletinde gezebileceğiniz doğal parkları göstermektedir. Mükemmel bir müzik ve görsel uyum!



Sevgiler.

Yiğithan Erdoğan

20 Eylül 2012 Perşembe

AMERİKA YAZI DİZİSİ-CALIFORNIA


Baya uzun bir ara oldu sanırım. Yaz aylarında seyahatler ve iş geliştirme üzerine yoğunlaşıyorum o yüzden emin olun bir satır bile yazmaya vaktim yoktu =) Özür diler ve yeni bir eyalet için iyi okumalar dilerim..

Amerika’nın en kalabalık eyaleti olan California’dayız. 1 haftada eyaleti bitirmeniz imkansız, haliyle biz de ne yaptık ? Florida’da ki gibi birkaç büyük şehrini gezdik. Los Angeles, San Francisco ve San Diego..Santa Barbara’da var tabi ama o büyük şehir kategorisine girmiyor..

San Francisco’dan başlayıp güneye ineceğiz ve buna göre bir plan yaptık. İlk durağımız San Francisco International Airport. Golden Gate Park’ın kuzeyinde bulunan Geary Park Motel’in yolunu tuttuk. Geceliği 120 $ ama son derece mükemmel konfor ve konum arayanlar için ideal. 2 gece kalıyoruz en azından güzel bir lokasyona sahip otelde kalmak gerekir diye düşünerek hostel tercih etmedik. 12th Avenue’da Geary Caddesine giden otobüsler otelin hemen önünde indiriyor. Havaalanından buraya ulaşım oldukça kolay anlayacağınız.
San Francisco denince akla iki şey gelir (benim için) 1-Golden Gate, 2- San.Fran 49ers. Otelimizden Fort Point’e (Golden Gate köprüsünün dibi) oldukça kolay oldu. Otelin önünde ki duraktan Toll Plaza durağına gidiyorsunuz ve 15 dakika yürüyorsunuz.  Burada birkaç seçeneğiniz var. İster Golden Gate turu yaparsınız (yürüyerek) isterseniz Alcatraz Turu. Açıkçası yürüyerek Golden Gate çok cazip geldi ve 13 $’a tura katıldık. Her iki yakayı görebilmek, okyanusun üzerinde yürümek inanılmaz. Hava sıcaklığı beyninizi pişirebilir. Şapka ve güneş kremi ŞART!
Golden Gate hikayemiz bu kadar. Dönüş yorgunluğu ile otele gidiyoruz ve akşam için dinlenmeye çekiliyoruz. Akşam olduğunda ise buraya gelen herkesin MUTLAKA pizza yemesi gereken yer Pizza Orgasmica. En güzel bira ve en güzel pizza yan yana gelirse gerçek mutluluğu yakalarsınız J Eğer bira festivaline denk gelirseniz dünyanın en şanslı insanı olabilirsiniz J Kapıda boynunuza asmanız için minyatür Arjantin bardağı veriliyor. Böylece istediğiniz her şeyi tada biliyorsunuz.



Candlestick Park..mabet, ev, arena ve aklınıza ne gelirse. 49ers takımının sahası. 2014’te bitecek olan New Santa Clara Stadium’a geçecek olan bu sahayı görmeden ölmek büyük bir hata olurdu. Otelin önünden otobüse binerek South Van Ness durağına gidiyoruz. Oradan metro ile Candlestick Park’a en yakın durakta inip yürüyeceğiz. Le Conte durağında indikten sonra yaklaşık 15 dakika yürüdük. Sonunda muhteşem mabed karşımızda. İlk iş tabi ki team store’a girmek. Maskotlar, stickerlar, formalar ve daha nicesi alınmak için size bakıyor J Çok fazla alışveriş yapmadık ama sahanın havasını bol bol içimize çektik. Birebir boyuttaki oyuncu bal mumları her yerde moda sanırım. Bulmuşum Patrick Willis’i bırakır mıyım.
Candlestick’in en kötü olayı, geri dönmesi. Yol uzun ve ıstırap dolu J Hemen otele dönmeyelim, Golden Gate Park’ta botanik bahçesini görelim ve Pizzamızı yiyelim dedik. Demez olsaydık,  7 $ verip antin kuntin ağaçları görmek beni yordu. Zaten çok meraklı değilimdir ama maksat gelmişken görmek. Ama parayı verdik bir kere, hakkımızı alırız diyerekten uzandık çimlere ohh. 30 saniye geçmedi izbandut bir abi yanımızda bitiverdi. Meğer insanların çimlere uzanması için ayrı bir yer varmış. İyi peki madem kalktık yürüyoruz, 5 dakika sonra vardık ve uzandık. Sigara yakayım dedim. Ama emin olamadım tabi, ‘’park security’’ yazısıyla gezinen abiye sigara içmek serbest mi dedim. Aldığım cevap ‘’definitely no’’ olunca orayı terk ettim. İçimden geçen kelimeler dışıma vurmaya başladı. Türkçe olarak gayet güzel saydırırken, bir tip gülmeye başladı. Tabi ki anladığınız gibi kendisi bizler gibi bir Türk evladı J O da Work&Travel programı için gelmiş şehre ve off günü olduğu için gezmeye çıkmış. O da aynı dertten muzdarip, parkın tamamında sigara içmek yasak. Kurallar böyle, burası  Amerika..!!
Los Angeles ve San Diego için ayrı bir yazı şart, o yüzden bir sonra ki yazıda başka bir eyalete yer vereceğim fakat California’yı en yakın zamanda arşive dahil edeceğim söz..


                                        Ve Müzik..Hotel California baymasın şimdi sizi ;) 




Sevgiler.

Yiğithan Erdoğan

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Amerika Yazı Dizisi - NEW YORK




Aslında New York, Amerika'nın en çok bilinen, duyulan ve filmlere konu olan eyaleti. Tabi bu eyalette şehir olarak bilinen ise New York City. İnsanların aklına hemen gökdelenler, Özgürlük Anıtı, Times Meydanı geliyor. Fakat eyalette, çok bilinmeyen bir sürü güzel yer var.





Niagara Falls: bir kısmı Kanada'nın Toronto şehrinde, diğer bir kısmı ise Buffalo NY'da bulunmaktadır. Dünya harikası olan bu korkutucu şelale 3 kısımdan oluşur. Bunların en büyüğü ise Horseshoe'dur. Şelale Amerika'nın en büyük enerji kaynaklarından biridir, Kanada ise burayı turistik açıdan kullanmaktadır. Bot turu ile şelalenin içine yolculuk edebilirsiniz (maid of the mist) ve ayrıca şelalenin dibine merdivenler ile gelip yaya olarak ıslanma şansınız vardır (cave of the winds) bu durumda giyeceğiniz yağmurluk dahi değişmektedir ve yanınızda mutlaka yedek şort ve t-shirt bulundurun.Kısacası NY sadece New York City'den ibaret değil :)  Ayrıca çok ilginizi çeker mi bilmem ama Finger Lake'i görmek isterseniz Rochester'a da uğrayabilirsiniz. Ama siz yine de bildiğinizden şaşmayın sonra kulaklarım çınlasın istemem :) 

Ve New York City..
Hani derler ya ''İstanbul adamı yutar'', işte New York City için de aynı şeyi söylemeniz mümkün. 7/24 yaşayan şehir Amerika'nın en kalabalık nüfusuna sahip şehirlerinden birisidir. Şehir beş bölüme ayrılmıştır, bunlar; Manhattan, Brooklyn, Bronx, Queens ve Staten Island'dır. Turistik amaçlı bulunuyorsanız tabi ki tercih edeceğiniz konaklama yerleri çok önemlidir. Manhattan, Brooklyn ve Queens bölgelerinde kalmanız hem gezi açısından hem de konaklama açısından avantajınıza olacaktır. Manhattan pahalı yer orada nerede kalabilirim ki ? diyorsanız, hosteller sizin için en uygun yerlerdir. Chelsea Spot Hostel'de kalmanızı şiddetle tavsiye ederim. Times Square'a yürüyerek 10 dakika, 5th Avenue'ya yürüyerek 15 dakika ve Empire State Building'e yürüyerek sadece 5 dakikalık mesafededir. 

JFK Havaalanında indiğiniz anda yüzünüze nem ve hoş olmayan bir koku çarpacaktır. Çok aldırmayın, belli bir süre sonra alışıyorsunuz. Metro ile kalacağınız yere rahatça ulaşabilirsiniz fakat oldukça büyük ve karışık bir hatta sahip olan metro istasyonunda aktarma yaparken kaybolma şansınız da vardır. O yüzden size tavsiyem 60 $ paraya kıyıp bir taksiye binmeniz olacaktır. Eğer gece geç saatte indiyseniz otele check-in yaptıramazsınız bu durumda havaalanında kalmanız farz olmuştur. 4.Peron'a gidin ve 24 saat boyunca hareketliliği daha havaalanındayken hissedin. İster yatın uyuyun isterseniz restoranlarda oturun yemek yiyin. Eğer sigara içiyorsanız aşağıya inip, açık hava da rahatça tüttürebilirsiniz. Fakat New York'ta sigara çok pahalı size tavsiyem sigarayı bırakmanız ama illa içecekseniz eğer yanınızda kendi sigaranızı getirin.

Times Square şarkılarda ismi geçen ünlü meydandır. Burada 24 saat boyunca insan trafiği devam etmektedir. Şehrin en fazla insan akınına uğrayan yeridir. İnsan sayısının fazla olduğu yerlerde suç oranı da fazladır. Bunun önüne geçmek için Times Meydanında, New York Police Department (NYPD) oldukça kalabalık ve heybetli abilerden oluşmaktadır. İnsanların %90 'ı bunlardan en devasa olanını bulur ve mutlaka resim çektirir. Oldukça sempatiklerdir ama aklı yerinde olan kimse orada herhangi bir suç işlemeye kalkmaz. Alış veriş için Times Meydanını önermeyeceğim, tabi ki her şey normal fiyatından biraz daha yukarıda. Ama 5 $ karşılığında kara kalem portrenizi çizdirmenizi tavsiye ederim. Portre sanatçılarının çok büyük kısmı Türki devletlerden gelmiş olan öğrenciler veya kaçak yaşayan kişilerdir. Biraz da sohbet şansınız olursa 5 $ fazla vermeniz onları oldukça mutlu edecektir. 

Empire State Binası.. İşte New York'u ayaklarınızın altına almanız için tasarlanmış olan bina. Buraya ve Özgürlük Anıtına uğramadan New York'tan giderseniz çok şey kaybetmiş olacaksınız. 2001 yılında ikiz kuleler yıkıldıktan sonra New York'un en büyük binası ünvanını geri almıştır. Gün içinde binlerce insan burayı ziyaret etmekte ve 84. kata çıkan asansöre binmek için 20 $ civarında ücret ödemeniz gerekmektedir. Ayrıca uzun bekleme kuyrukları da cabası. Fakat trafik akıyor o yüzden 15 dakika beklemeniz size hiç bir şey kaybettirmez. İnsanlar etrafı rahatlıkla görebilsin ve diye 75 Cent'e çalışan dürbünler vardır. Bunlara baktığınızda ne kadar yüksekte olduğunuzu daha net anlarsınız. Kendinizi 2 dakikalık bir meditasyona çekin ve yüksekten etrafınıza bakın. Dünya her geçen gün bize yetmiyor. Binalar, insanlar ve araçlar günden güne çoğalıyor. 20 sene önce ki ziyaretimle şimdi ki arasında o kadar fark var ki. Anlatmaya dilim varmıyor. Tabi o zaman ikiz kulelerde vardı. Ama şimdi onların yerine daha da büyüğü yapılıyor. Haydi hayırlısı.


Central Park..Şehrin göbeğinde ağaçlar içinde oksijen alabildiğiniz yegane yer. Öğle tatilinde eline sandviçini alıp gelen bankacılar, bisiklet turu yapan insanlar, koşuya çıkmış olan sporcular ve güneşlenenler ile birlikte harika bir kombinasyonu bulunan Amerika'nın en çok ziyaret edilen şehir parkıdır. 5th Avenue'den Apple Store'a uğrayın. Biraz gezin dolaşın ardından buzlu bir içecek ile geçin parka. Kendinize muhakkak bir gölge bulacaksınızdır. Burada uzanın ve gökyüzüne baktığınızda binaların ağaçlar ile birlikte üstünüze geldiğini hissedin. Bir çok filmin sahnelendiği bu park hava kararınca çok güvenli olmayacaktır. O yüzden planınızı buradan 18.00 civarında çıkacakmış gibi yapın. 

5th Avenue..Lüks, pahalılık ve ihtişamın bir arada bulunduğu cadde. Cartier, Blvgari, Apple Store, Louis Vuitton, Chanel, Prada, Gucci ve dahası. Hepsi burada. Fiyatlar tabi ki bildiğiniz gibi. Her dükkan butik otel havasında, girmesi ayrı çıkması ayrı bir dert. Ama bu kadar büyük ve kalabalık bir caddenin bu kadar temiz olması da ayrı bir olay. Times Square'den çok farklı kısacası. Eğer basketbol hayranı iseniz NBA storeda kendinizi kaybedeceksiniz. Gerçek boyutta basketbolcu maketleri, aksesuarlar, giyim ve aklınıza gelebilecek her türden hediyelik eşyayı burada bulacaksınız. Bir de yolda gezerken dikkatinizden kaçmayacaktır. Bir sürü yahudi aile saçları dini inançlarına göre kesilmiş ve ellerinde torbalarla yanınızdan geçecektir. İşte dünyanın en zengin toplulukları. 

China Town..İstanbul tahtakaleye hoşgeldiniz :) Her şeyin ucuzu ve imitasyonu burada. Çinlilerin en kalabalık yaşadığı mahalledir. Siyahi insanların tezgahlarda saat ve telefon kılıfları sattığı, size bir şey satmak için kırk takla attığı mekandır. Şöyle ki, üstünde NY yazan veya işareti bulunan her türlü ufak hediyelik eşyayı buradan temin edin. Kalemler, tshirtler, şapkalar, biblolar aklınıza gelebilecek her şey sadece 2-3 $. Pazarlığı çok sevmezler. Hatta başımdan geçen olayı Türkçe haliyle anlatayım :
Ben : ''Gillete Fusion bıçakları ne kadar ? ''
Adam : ''22 $''
Ben: ''K-Mart'ta bile 20 $ yahu, çok pahalı''
Adam: ''Tamam 20 $ olsun''
Ben: ''Fiş almayayım 15$ olsun''
Adam: ''Sen Türk'müsün?''
Ben: '' Evet, huh?''
Adam: ''Buraya gelip fiş almazsam 5 $ daha indir diyen herkes Türk oluyor. Daha fazla yorulmayacağım tamam al 15 $ '' 
Ben: ''hehehe teşekkür ederim abi hayırlı işler :D ''

Özgürlük Anıtı..Şimdi size zamanında Fransa'nın Amerika'ya hediyesidir vs..vs..şeklinde wikipedia bilgisi vermeden nasıl gideceğinizi anlatayım :) Liberty Island'da bulunan anıta gitmek çok kolay. Öncelikle şunu belirteyim 2012 yılının sonlarına kadar Anıt ziyarete kapalı fakat adaya gidiş yapabilirsiniz. Bunun için tabi ki bota binmeniz gerekecek. Ve internet üzerinden http://www.statuecruises.com/ferry-service/welcome.aspx biletinizi almanız sizin avantajınıza olacaktır. Çünkü orada satın almak isterseniz tahmini bekleme süreniz 1 saat ve üzerinde olacak. Çok fazla sıra var ve çok sıcak. O yüzden teknolojiden faydalanın ve biletliler sırasına geçin. Bu arada bota Battery Park'tan bineceksiniz. Manhattan'ın güneyinde yer alır ve yürüyerek 25 dakikadır. Adadan Battery Park'a en son dönüş botu 18:00 dadır. Eğer o saatte dönmezseniz ne olur bilmiyorum o yüzden sizde denemeyin :) 

Brooklyn Köprüsü, New Jersey'e geçiş, Times Meydanından şehir turuna kalkan üstü açık otobüsler, 3 katlı metroya biniş ve ineceğiniz yerler. Bunlar için en iyisi bir harita edinin. Ve inanın düşündüğünüzden çok ama çok kolay ulaşacaksınız her yere. Benim size tavsiyem belli saatlerden sonra Bronx, Central Park ve tabi ki Harlem'den uzak durmanız. Sonuç olarak insanlar her zaman suça meyilli olmasalar bile siz önleminizi alınız. Ayrıca yolda sizi devamlı çevirip sigara isteyen zenciler olacaktır. Eğer sigara vermeyecekseniz gülümseyerek reddedin yada 1 değil 2 tane sigara verin. O zaman sizi çok seviyorlar ve gerçekten kendinizi daha güvende hissediyorsunuz. Bu aynı ''burada bir şey olursa benim ismimi ver bilader'' ilişkisine benziyor. İşte bir olay daha : 
Yanıma sessizce yaklaşan siyahi : ''Yow man, got any cigarette''
Ben: ''Well..yeah here it is''
Zenci abi: ''Thanks man..you are a gentleman''
Ben: '' You'r welcome, you can keep the packet'' 
Zenci abi: '' Are u serious ? Hey bro, if someone bother, tell them Willy J. '' 
Ben: '' Thanks..''
*Neden paketi verdim diye sorarsanız; sigarayı bırakacaktım ve o gün buna karar verdim. Adamada paketi verdim. Zaten niyeti bir tane almaktı. Paketi verince epey bir sevindi. Bu arada sizden sigara isteyenler emin olun kibarca istiyor, herhangi bir zorbalık yok. Ama tabi gündüz vakti böyle iken gece vakti ne olur bilinmez :) 

Benden bu haftalık bu kadar..

Anketi doldurmayı unutmayın ki, benim yazma hevesim kaçmasın ve sizleri daha çok bilgilendirmeye çalışayım..

Sevgiler.

Yiğithan ERDOĞAN



26 Haziran 2012 Salı

Amerika Yazı Dizisi - FLORIDA

Türkiye'de denize inelim, sahile gidelim veya ''güneye inelim bu yaz'' anlayışı ne ise.Amerika'da ki Florida anlayışı da odur. Muhteşem sahiller, gösterişli dükkanlar ve kıpır kıpır publar..Her şehri gezilmesi gerekir diye düşünülse de favori tabi ki Miami'dir. Eyaletin en büyük şehri ise Jacksonville'dir. ''Where the Florida begins'' kısacası; Florida'nın başladığı yer. Şehir Florida'nın en kuzeyinde yer almaktadır ve Amerika'nın en büyük yirmi şehrinden birisidir. Açıkçası gezmediğim bir yer olduğu için çok fazla bilgi veremeyeceğim ama şehrin en cazip yanlarından birisi de Amerikan Futbolu Ligi (NFL) takımlarından Jacksonville Jaguars takımı burada yer almaktadır ve NFL takımına sahip olan bir şehrin en değeri paha biçilemezdir. 

Jacksonville'den aşağıya indikçe bilinen ve daha çok ziyaret edilen şehirlere yaklaşıyorsunuz. İlk durağımız Orlando ve akla ilk gelenler tabi ki ; Universal Studios, Walt Disney World ve SeaWorld olacaktır. Universal Studios tabi ki en az 2 gün gezilmesi gereken bir dünya harikası fikrimce. Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da kombine bilet almanız yararınıza olacaktır. Macera Adaları ve Stüdyolarına tek günlük girişin fiyatı yaklaşık 120 $ iken, 2 günlük bilet alırsanız 140 $'a gelmektedir. Birinci gün Macera Adaları ve ikinci gün Stüdyoları gezebilirsiniz. Macera Adalarında, Hulk Coaster'a binmeden turunuzu tamamlarsanız gerçekten çok şey kaybedersiniz. Ayrıca burası Amerika'nın en turistik yerlerinden biri olduğu için mutlaka planlarınızı iyi yapmanız gerekir. Örneğin SeaWorld günde sınırlı sayıda ziyaretçi almaktadır. O yüzden biletleri online olarak önceden almanız sizin yararınıza olacaktır. Bir de, SeaWorld'de yanınızda eğer yedek tshirtünüz yoksa en öne oturmanızı tavsiye etmem :) Ya da oturun nasıl olsa hava sıcak :) Universal Studios'da Beetlejuice gösterisi çocukça gelecektir ama yinede keyifli ve tavsiye edilir bir gösteri. E.T macera turu hoşunuza gitmeyebilir ama gerçekten uçmak isteyenler için iyi bir fırsat olabilir. Bütün bu saydıklarım bir yana, Orlando'da ki favori coaster'ım tabi ki Revenge of The Mummy. Ateş toplarının size geldiğini görüp kafanızı eğilmezseniz gazoz ısmarlarım :) Şaka bir yana, hiç korkmam diyen herkes burada muhakkak irkilecektir. Eğlence parkları, turistik yerler iyi hoş tabi ama bunlara yakın olup da çok maliyetli olmayan oteller beş ay önceden full dolmaktadır. O yüzden siz en iyisi Universal Studios alanı içinden uzak olan Hotel Plus ya da Orlando International Resort'tan geceliği ortalama 80 $'a yer ayırtın. Zaten şehir merkezine her yarım saatte bir Universal Studio servisleri kalkmaktadır. Orlando gezerek bitmedi yazarak hiç bitmez, o yüzden şimdi ki durağımız Miami..


Miami bilindiği üzere, dünyanın en gözde tatil ve plaj şehirlerinden birisidir. Her şey son model, her yer pahalı ve herkes gösterişli. Sahilde son model spor arabalar moralinizi bozmasın çünkü eğer yaşınız 25 üzeriyse en son model arabaları günlüğü 150 $ dan kiralayabilme şansınız var :) Normalde araba kiralama yaşı 21'dir fakat üst kategoriye çıktıkça yaşınızın da büyük olması gerekiyor. Kalacağınız oteli çok iyi seçin. Eğer gecelik 400 $ civarında ödeme gücünüz varsa zaten her yer sizin :) Fakat benim size tavsiyem, otobüs duraklarına ve sahillere yakın olan Miami River Inn olacaktır. Gecelik ortalama 110 $ dır ve oldukça güzel bir lokasyonda yer almaktadır. Plaj olarak önerim South Beach olacaktır. Eğlence mekanları, restoranlar ve alışveriş merkezleri ağırlıklı olarak burada yer almaktadır. Outlet Mall için gidilecek en iyi yer Dolphin Mall'dur. Uluslararası Miami Havaalanına yakın ve şehrin batısında yani sahilden uzakta yer almaktadır. Fakat Tommy tshirtleri 10 $'dan Diesel saatleri 50 $ dan bulabileceğiniz yegane alışveriş merkezi burasıdır :) Birde dövme severler bilirler, Miami Inc. Hepimiz televizyonda defalarca izledik. Gidin orada dövme yaptırın diye zırvalık yapmayacağım :) Çünkü randevuyu 2 hafta sonrasına veriyorlar ve vereceğiniz ücret tüm tatilinizde harcadığınız para kadar olabilir. Ama alternatif olarak, illa Amerika'ya geldik, bir de üstüne Miami'deyiz dövme yaptırmadan gitmeyiz diyorsanız ; Tattoo & Co sizin için ideal olacaktır. Olympia Heights'te Tropikal parkın bulunduğu caddede (Bird Road) yer almaktadır. 

Florida'da dikkatimi çeken en büyük şey, şehirler arası spor rekabeti oldu. Orlanda Magic ve Miami Heat basketbol rekabeti, Jacksonville Jaguars ve Miami Dolphins amerikan futbolu rekabeti sanırım bu eyaleti en yaşanabilir yerlerden birisi yapıyor. Ama hepsinden de öte, amatör ruhu en derinden hissetmek istiyorsanız; Üniversitenizi seçin..Florida State mi yoksa University of Florida'mı ? Kısacası Gators mı yoksa Seminoles mi ? tercih sizin..ama benim favorim, savaşçı bir topluluk olan Seminoles..


                                            Ve bu eyalet için seçtiğim şarkı: WARCHANT 




Bir sonraki eyalet için anketi doldurmayı unutmayın.

Sevgiler.

Yiğithan Erdoğan  

6 Haziran 2012 Çarşamba

Amerika Yazı Dizisi - ALABAMA

Yerli kabilelerin ilk yaşadığı ve 1700 lerden sonra Avrupalılar tarafından keşfedilen ilk topraklardan biridir Alabama. Western tarzı müziklerde isminin her zaman geçtiği eyalettir ve başkenti Montgomery’dir. Eyaletin nüfusu dört buçuk milyona ulaşmıştır son yıllarda. Kuzey bölgesi kırsal ve Güney bölgesi körfeze kıyısı olduğu için ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık ön plana çıkmaktadır.
Umduğunuz bir Amerika’yı Alabama’da bulamayabilirsiniz. Fakat emin olun ki gerçek Amerika'yı yansıtan birkaç eyaletten biridir. İlk yerlilerin burada olması, konfederasyon savaşlarının oldukça çetin geçmesi, İngiliz ve İspanyol savaşlarının yaşanması ve 1960’lara kadar siyahîlere uygulanan katı kurallar bu eyaletin gerçek Amerika tarihi ile dolu olduğunun kanıtıdır.

Alabama’nın Meksika Körfezi’ne kıyıları bulunmaktadır. Deniz ve güneşi birlikte yaşamak için dört tane ünlü sahili vardır. Bunlar ; Gulf Shores, Orange Beach, Fort Morgan ve Dauphin Island’dır. Adı üzerinde Dauphin Island bir adadır ve diğer üç sahil kesiminden ayrıdır. Dauphin Island’a ulaşmak için eyaletin güneyinden adaya otoban köprü bulunmaktadır ve araba ile rahatlıkla ulaşılabilir. Ayrıca Fort Morgan sahilinden saat başı gemi seferleri bulunmaktadır.

Körfezde kıyısı olan her eyalet gibi Alabama’da da ‘’Deep Sea Fishing’’ yarışmaları ve turları bulunmaktadır. Yolunuz buraya düşerse mutlaka bu organizasyon tarihinde Dauphin Island’da olun ve derin mavi körfeze açılan onlarca yelkenliyle beraber sizde bu muhteşem aktiviteye katılın.

Eğer bir av tutkunuysanız Alabama tam size göre bir eyalet. Ak Kuyruklu Geyik avında Amerika’nın en önde gelen eyaletlerinden olan Alabama, avcılığı bir turizm sektörü haline getirmiştir. Toplamda 37 tane doğal hayat bölgesi ve 17 tane avcılık için dizayn edilmiş merkez bulunmaktadır. Tuscaloosa avcılık mevsimi için en çok rağbet gören şehirlerden bir tanesidir.
Amerika’da herkes outlet mağazası bulmak için can atar ve nitekim her eyalette belli mağazalar vardır. Alabama’nın kuzeyinde Boaz şehrinde iki tane outlet mağazası vardır. Bunlar;
Factory Stores of America (200 Lackey Street / Boaz, Alabama 35957)
Boaz Plaza Outlet Center (214 S. McClesky St., Ste. 856 / Boaz, AL 35957) Bu mağazalar ‘’American Mall’’ diye tabir edilen dev alışveriş merkezleri kadar büyük olmasalar da, aradığınız her şeyi bulabileceğinizden eminim.

Eğer Huntsville şehrine (eyaletin kuzeyinde) yolunuz düşerse Amerikan Uzay ve Roket merkezine uğramadan geçmeyin. Burada uzay simülasyonları ve 3-D gösteriler ile güzel vakit geçirebilirsiniz. Ayrıca mini astronot kaskları ve bir sürü çeşitli hediyelik eşyanın satıldığı ‘’Gift Store’’ girişinde sıra beklemeniz gerekebilir.

Kuzey’de Tennessee eyaletine yakın olan şehirler biraz daha kuraktır ve Amerikan yaşam tarzı ağırlıklı bir kültür bulunmaktadır. Yani kovboy şapkası ile gezen amcalar, en iyi yemeğin sosisli sandviç olduğu ve American Muscle diye tabir edilen arabaları bu bölgede bol bol görebilirsiniz. Eyaletin güneyinde, yerlilerin yaşam alanları ve bitki örtüsünün bolluğundan dolayı daha fazla aktivite bulacaksınızdır.

Alabama’nın kıyı şehirlerinden Gulf Shores’a gidecek olursanız ve Golf oynamayı ya da seyretmeyi seviyorsanız, güneydeki eyaletlerin en iyi sahalarından ve tesislerinden birisi olan Cypress Bend at Craft Farms’a mutlaka uğrayın. Gulf Shores’ta olmasından dolayı hem körfezde balıkçılık aktivitelerine katılabilir ve derin mavi sularda yüzebilirsiniz hem de golf oynayabilir ya da turnuvaları izleyebilirsiniz.

Alabama, kişisel görüşüm olarak ölmeden görmeniz gereken bir yer değil. Fakat ılıman iklimi ve birçok doğa aktivitesi ile fırsat bulursanız gidin derim. Ayrıca Western müzikten hoşlanıyorsanız, burada satın alacak birçok şey bulacaksınız. Son olarak bu şarkıyı dinleyerek yazıyı bir kez daha okumanızı tavsiye ederim. Alabama-Song of The South 



Sevgiler,
Yiğithan Erdoğan